20 Aralık 2007 Perşembe

Tesbih

Bir gun Hoca, yol ustu bir hana inmis. Nuh Nebi den mi kalmis, Kaalubela dan mi? Her ne ise.. Her tarafi delik desik olmus; adeta cokmeye bir basi kalmis. Hoca nin yuregine bir korkudur dusmus ama, ne desin? Nihayet bir soz arasinda:
"Yahu, bu senin tavan da ne kadar gicirdiyor be, besik mi mubarek!" diyecek olmus ama, hanci baba hic orali olmamis; sozu sakaya bogarak;
"Agzini hayra ac Hoca, bu gicirti besik gicirtisi degil; tavan tahtalari Hak ka tesbih cekiyor!" demis.
Hoca nin kozu kullenirmi? Gozlerini hancinin gozune dikerek;
"Peki ama, demis; ya bu tavan boyle tesbih ceke ceke aska gelip de secdeye kapanirsa, bizim halimiz nice olacak!"

Ne yer ne içer?

Nasrettin Hoca, bir köyde vaaz veriyormuş. Laf arasında Hazreti İsa nin göğün dördüncü katında olduğunu söylemiş...
Vaazdan sonra, bir kadın Hoca ya yanaşmış :
-Hazreti İsa, orada ne yer, ne içer ?, demiş.
Hoca nin tepesi atmış :
-Ey hatun, köyünüze geleli şunca zaman oldu, benim ne yiyip, içtiğimi sormazsın da, Allah ın peygamberini sorarsın!

Erkekler

Hoca bir gün camide vaaz veriyormuş hepte erkeklerin humarcı olduklarını, içkici olduklarını, yoldan çıkmış olduklarını falan anlatıyormuş. Oturanlardan birisi de:
- "Ya hoca bunların hepsini biz yapıyoruzda kadınların hiç bir suçu yok mu?"
demiş. Hoca kızgın:
- "Duruuun sayfayı çevireyim onlarında a...na koyacam"
demiş.

Kırk Akçelik Balta

Nasreddin Hoca evine sık, sık ciğer getirdiği halde bir türlü onları yemek kendisine nasip olmaz. Her seferinde hanımı :
- Kahrolası kedi ciğeri yedi.
- Hınzır hayvan ciğeri yemiş.
- Canı çıkasıca sarman kedi ciğeri aşırmış, diye bahaneler uyduruyormuş.
Bir gün dayanamamış Hoca. Hemen bir kenarda duran baltayı kapıp, mutfak dolabına yerleştirmiş. Hanımı:
- Ne yapıyorsun Hoca demiş, baltanın dolapta işi ne? Hoca cevap vermiş:
- Hanım hanım, sen bizim kediyi hâlâ tanıyamamışsın. Üç akçelik ciğere tenezzül eden hayvan kırk akçelik baltayı bırakır mı sanıyorsun?.

Eşeğe Yazık Olur

Nasreddin Hoca hayvanlarına ağır yükler yükleyip onlara eziyet eden köylülerine iyi bir ders vermek istemiş. Bir gün eşeğine binerek köy meydanında dolaşmaya başlamış. İşin garibi dolu bir çuvalı da sırtına vurmuş, öyle geziyor. Şaşırıp sormuşlar :
- Yahu Hoca Efendi, hem eşeğin üzerindesin, hem çuvalı sırtında taşıyorsun. Nasıl bir iş bu ?
Hoca cevabı yetiştirmiş hemen :
- Zavallı hayvan, demiş. Zaten gece gündüz demeden hizmet ediyor bana. Sırtına bindiriyor, yüklerimi taşıyor, değirmeni çeviriyor. Bu kadar hizmetlerinden sonra dolu çuvalı da ona yüklemek istemedim. Bu yüzden ben vurdum sırtıma.

Zıkkımın Kökünü Yer

Hoca o aralar paraya sıkışmıştır. Bir vatandaş gelip hoca ya: "şeytan nerede yaşar" diye sormuş. Hoca cevabı bilmez ama vatandaşı cevapsız bırakmamak için soruyu cevaplar. Adam giderek Hocayı soru yağmuruna tutmuş ve sonunda hoca ya: "hocam peki şeytan ne yer" diye sorar. Hoca da: "eğer benim gibi parası yoksa zıkkımın kökünü yer" demiş.

Ben Olsaydım

Akşam geç saatte eve gelen Hoca pencerede bir karaltı görür. Hanımına sus işareti yaparak tüfeğini doğrulttuğu gibi ateşler. Eve girerler, bir de bakarlar ki ateş ettikleri Hocanın cüppesi... "Hanım ucuz kurtulduk. Ya içinde ben olsaydım!" der.

10 Sene Öncesi

Hoca ya yaşını sorarlar, "Kırk" diye yanıtlar, "Tam kırk!"
On sene sonra aynı soruyu yine "Kırk" diye yanıtlayınca:
"E hocam, on yıl önce de kırk yaşında olduğunu söylemiştin" demişler. Hoca hiç bozmadan:
"Evladım, ne bileyim on sene öncesini!" diye yanıtlar.

Cenazenin neresinden

Yine bir gün komşudan
Biri vefat etmisti.
Herkes işi Bırakıp
Cenazeye gitmişti.

O sırada bir adam,
Yaklaşmış Nasreddin e
Demiş: "Sorum olacak",
Ey Hoca m sana yine!

Acımız fazla büyük,
Elbette sabretmeli!
Cenaze gotürürken,
Neresinde gitmeli?"

Hoca demiş: "Elbette,
Sonu budur her kulun!
Tabutta bulunma da
Nerde isterse bulun!"

Kedi Nerede?

Hoca nın canı et yemeği istemiş bir gün. Kasaptan iki kilo et alıp evine götürmüş.
- Akşama güzelce pişir bunları, demiş hanımına. Ne var ki o gün eve hanımı misafirleri gelmiş. Kadıncağız eti pişirip onlara ikram etmiş. Akşamda bir tarhana çorbası çıkarmış. Hoca nın önüne.
- Et nerde demiş Hoca. Kadın doğruyu söyleyeceğine bir yalan kıvırmış.
- Eti kedi yedi, demiş.
- Getir şu kediyi bakalım demiş Hoca. Sonra teraziyi çıkartıp kediyi tartmış. Bakmışlar ki tam iki kilo geliyor. Hoca hanımına sormuş:
- Peki hanım demiş, kedi bu ise bizim et nerede? Et buysa kedi nereye gitti?

Yas Tutuyorlar

Hocanın tavuğu ölmüş. civcivlerin de başı boş kalmış. hoca kaybolmalarından korkmuş. boyunlarına siyah bezler bağlamış. sonra da içlerinden ip geçirip birbirlerine bağlamış. meraklı bir komşusu sormuş: -hoca o civcivlerin boynundaki de nedir? komşusunun merakına içerleyen hoca, cevabı yapıştırmış:- anneleri öldü de yas tutuyorlar.

Nasreddin Hoca ve Balık

Hoca yolculuk sırasında mola verip bir hana gireer, bu sırada hana bir başka yolcu daha girer ve ikisi birden hancıdan yiyecek birşeyler isterler. Fakat hancı yiyecek olarak sadece bir balık olduğunu söyler ve bunu paylaşmalarını önerir. Bunun üzerine Hoca :
- Ben balığın sadece başını yiyeceğim der.
Hancı bunun nedenini sorar. Hoca da :
- Balık başı zekayı artırır, balık başı yiyen insan akıllı olur, der.
Bunun üzerine diğer yolcu hemen atılır ve Hoca ya :
- Balık başını niye sen yiyeceksin, ben yemek istiyorum,der.
Hocada itiraz etmez. Balığın koca gövdesini Hoca yer ve bir güzel karnını doyurur. Diğer yolcu ise sadece balığın başını yer ve Hoca ya seslenir :
- Sen koca gövdeyi yedin, karnını doyurdun ; ben sadece kafayı yedim, aç kaldım, der.Hoca da bunun üzerine şunu der :
- Bak nasıl akıllandın!

Namahrem

Nasrettin hocaya birgün karısı sormuş
-Akrabalardan kimlere görünürsem mahrem olur, kimlere görünürsem namahrem olur diye,
Nasrettin hoca cevap vermiş;
-Bana görünmede kime görünürsen görün..

Erkek adam

Nasrettin hocaya bir gün yaşını sormuşlar hoca �45� demiş. Aradan 5 sene kadar geçmiş. Hocaya yine yaşını sormuşlar hoca yine �45� demiş, �ya hoca olur mu? 5 sene önce 45 tin� demişler. Hoca bozuntuya vermeden �erkek adam sözünden dönmez� der

Allah ın Rahmeti

Nasrettin hoca birgün camdan yağan yağmuru seyrediyormuş. Yağmurdan kaçan bir adama gözü takılmış. Camı açmış adama bağırarak ;
- Neden Allah ın rahmetinden kaçıyorsun demiş. Adam hocaya cevap vermeden kaçışına devam etmiş.Ertesi gün adam camdan yağmuru seyrederken Hoca dışarda yağmurdan kaçıyormuş. Bunu gören adam Hocaya ;
- Hocam Allah ın rahmetinden kaçılır mı? Neden kaçıyorsun?
Hoca cevap vermiş ;
- Allah ın rahmetine basmamak için kaçıyorum.

Bu kadar tavuğa bir horoz lazım

Sivrihisardaki çocuklar nasreddinden bıkmışlardı aralarında karar verdiler. Nasreddine bir oyun oynuyacaklardı. Nasreddini hamama çağırdılar ve hamamda hep beraber anlaştılar . Herkez soyundu yıkanıyo biri çıktı :
Arkadaşlar hadi yumurtlayalım , yumurtlamayan hamam parasını ödesin. Olurmu olur herkez yanın da getirdikleri yumurtaları bıraktılar . Nasreddin ne yapsın başladı horoz gibi ötmeye arkadaşları :
- Nasreddin ne yapıyon dediler ve nasreddin hoca lafı yapıştırır :
- eeeee bu kadar tavuğa bir horoz lazım yoksa nasıl yumurtlardınız .

Kuşa Benzedin

Hoca yolda bir leylek bulmuş. Almış onu evine götürmüş. Daha önce hiç leylek görmemiş. Leyleğin uzun gagası ve bacakları çok tuhafına gitmiş. Tutup bir
güzel kesivermiş onları. Sonra da yüksekçe bir yere koymuş. Karşısına geçmiş. Yaptığı işten memnun, seslenmiş:
- Bak şimdi kuşa benzedin.

Benim Yerime Seni Götürür

Hoca Nasreddin ölüm döşeğindeymiş. Karısını çağırmış.
-Hanım en güzel elbiselerini giy, iyice kokular sürün, tak takıştır yanıma gel otur.
-Ayol hoca delirdin mi sen. Bu durumdayken ben nasıl süslenirim?
-İyi ya azrail gelince belki beğenip benim yerime seni götürür.

İnşallah Benim Hatun!

Bir gece hoca karısı ile konuşurken...
Bir gece hoca karısı ile konuşurken şöyle demiş :
�Yarın hava yağmurlu olursa oduna, açık olursa tarlaya gideceğim.�
Karısı çıkışmış :
�Efendi inşallah de!�
Hoca hiddetlenmiş :
�Niçin inşallah diyeyim hatun? İki işten biri mutlaka olacak, ya o, ya bu!�
Ertesi gün hava yağmurlu olduğu için ormana gitmek üzere sabahleyin erkenden evden çıkmış, biraz gittikten sonra yolda bir sipahiye rast gelmiş. Atın üzerindeki sipahi seslenmiş Hoca �ya :
�Bana bak baba! Filan köye nerden gidilir?�
Hoca da ilgisiz bir tavırla cevap vermiş :
�Bilmem!�
Sipahi yoluna devam etmek isteyen Hoca �yı bırakmamış ve kamçıyla birkaç defa şiddetle vurduktan sonra bağırmış :
�Seni gidi hain herif seni! Bilmezsin ha! Çabuk düş önüme! Sen beni ta o köye kadar götüreceksin!�
Hoca bu emri yerine getirmezse başına neler geleceğini düşünerek sipahinin önüne düşmüş ve hayli uzakta bulunan köye kadar götürmüş. Fakat vakitte bir hayli geç olduğu için artık ormana gidememiş, doğruca evine gelmiş. Kapıyı çalınca karısı içerden seslenmiş :
�Kim o ?�
Hoca da suçlu suçlu karşılık vermiş :
�İnşallah benim hatun, aç kapıyı!�

Dünya Kaç Metre?

Arkadaşlarından biri Hocaya sorar:
-Hoca, Dünya kaç metre?
Tam o sırada bir cenaze geçiyormuş yanlarından. Hoca onu göstererek:
-Ona sor! Bak, ölçmüş biçmiş, gidiyor!..

Abdestsiz

Nasreddin Hoca bir gün ağacın altında namaz kılıyormuş. Ağaçta bulunan biri de onu izliyormuş.
Namazı bittikten sonra namazımın kabul olması için Allah a dua etmeye başlamış.
-Allahım sen namazımı kabul et.
Ağaçtaki adam:
-Etmem diye cevap vermiş.
Hoca şaşırmış.Tekrarlamış.
-Alahım sen kıldığım namazı kabul et.
-Etmem.
Hocanın şaşkınlığı iyice artmış. Yine:
-Allahım sen namazımı kabul et
demiş.
Ağaçtaki adam tekrar:
Etmem deyince hoca sinirlenmiş.
-Etmezsen etme. Zaten abdestsiz kılmıştım.

timur un hediyesi

Aksak Timur, Hocanın köyüne uğrar.
Köylü,padişahı layıkıyla ağırlar.
Padişah da giderken bu konukseverliğe karşılık;Köyünüze bir
Fil hediyem olsun der,ve gider.
Fil bu zamanla bağ bahçe koymaz her yanı talan eder.Köylü naapsın
Çaresiz padişahın hediyesi diye ses çıkaramaz.
Hoca ya ,hocam perişan olduk bizi kurtar,biz bu file bişey yapsak padişah
Kellemizi alır derler.
Hoca benimle gelin padişaha durumu arz edeyim der.
Köylüyü arkasına alır huzura çıkar.
Timur; hoca niye geldin,fil�im nasıl diye sorar.
Hoca ;padişahım bu fil�iniz derken bi bakar ,korkudan arkasında kimse kalmamış kaçmış
Eeee der.padişah.
Hoca : Padişahım hediyeniz olan fil den çok memnun kaldık.Yalnız kalıyor bi tane daha istiyoruz ...

Sana Ne?

Bir gün Nasreddin Hoca eve doğru yürüyormuş, bir arkadaşı arkadan seslenmiş "aman hoca gördün mü biraz önce geçen helva kazanı ağzına kadar doluydu". Hoca istifini bozmadan "bana ne" demiş. Arkadaşı, "ama hoca helva kazanı sizin eve gidiyordu, buna ne dersin?" demiş; hoca yine istifini bozmadan "o zaman sana ne?" demiş.

Kedi

Adam iş için kasabaya giderken bakmış derenin kenarında Laz komşusu bir kedi yıkıyor. Adam Laza :
- Bak o kediyi yıkıyorsun ama sonra hayvanı öldürürsün.
- Birşey olmaz merak etme.
Adam bunun üzerine kasabaya devam etmiş. Birkaç saat sonra dönüş yolunda bakmış ki Laz komşusu toprağa birşeyler gömüyor. Adam dayanamamış ve :
- Demiştim ben. Yıkaya yıkaya öldürdün hayvancağızı değil mi ?
- Hayır hayır yıkarken değil, sıkarken öldü.

Kimin İçi Yanıyor

Bir bayram günü nasreddin hoca komşusuna ziyarete gidince komşusu her misafire olduğu gibi hocaya da bal ikram ediyor. bir tepsi içinde gelen koca bir petek baldan her gelen misafir bir iki kaşık alır çekilirmiş. komşusu bakar ki hoca kaşığı daldırdıkça daldırıyor. peteğin yarısına gelmiş daha duracağa da benzemiyor. dayanamayıp:
- aman hoca fazla yeme yoksa için yanar. deyince hoca cevabı yapıştırır:
- kimin içinin yandığını allah bilir.

Penguen

Samsunlu hemşerim,arabasıyla Trabzona giderken,Ordu-Giresun arasındaki kumsalda,iki Karadeniz uşağının Şarloya benzeyen garip bir yaratığı kanatlarından tutup gezdirdiklerini görmüş. Merakla koşup yanlarına varmış.
-Ha uşaklar,n aparsınız?
-Deryadan çıkan bu garibanı oyalıyoruz.
-Buna penguen kuşu derler,kutuplarda yaşar,onun dilini bizler pek bilmeyiz. İyisi mi siz onu Hayvanat Bahçesine götürün,der uzaklaşır.
Ertesi gün Samsuna dönen hemşerim, kumsalın önünden geçerken ne görsün? Bizim uşaklar kuşu yine kanatlarından tutmuş, kumsalda dolaştırıyorlar. Arabasını park edip yanlarına varmış,çıkışır olmuş.
-Yahu arkadaşlar,ben kuşu Hayvanat Bahçesine ürün demedim mi?
-Dedin. Bizde **ürdük abi. Bu akşamda da açık hava sinemasına **üreceğiz. Hayatından memnun. Hiç sesini çıkarmıyor. maşallah!.

Kavuk

Bir varmış bir yokmuş bir gün Nasreddin hocaya bir mektup gelmiş. Mektup arapçaymış. Mektupu ez çevirmiş düz çevirmiş okuyamamış. Yoldan geçen birine sormuş:
- "Yav"
demiş:
- "Şu mektubu okusana"
demiş. Adamda okuyamaış. 3 kişiye daha sormuş onlarda okuyamamış. Daha sonra birine sormuş:
- "Ne yazıyo burda?
demiş. Adamda bilememiş. Hocaya demişki:
- "Yaşından başından utan çok bilirim diye kavukla gezersin sonrada bi mektup bile okuyamassın yuh sana"
demiş. Hocada sinirlenmiş:
- "Çok biliyosan al bu kavuğu tak kafana hoca ol sen oku bakalım" demiş.

Tam İki Arşın

Hoca bir gün Timur un huzurundaymış. Aralarında tam iki arşın uzaklık varmış. Timur sormuş birden :
- Söyle bakalım Hoca, eşekle senin aranda ne fark var?
Hoca lafı yapıştırmış :
- Tam iki arşın efendimiz..

O Bizden Daha Kirli

Hoca bir gün göl kenarında karısıyla birlikte çamaşır yıkamaya gider.
Tam işe başlayacakları sırada bir karga gelir ve sabunu kaptığı gibi havalanır.
Karısı, �Yetiş efendi sabunu kuş kaptı� dediyse de Hoca kılını bile kıpırdatmaz. �Telaşlanma karıcığım,� der �Baksana simsiyah olmuş zavallı, o bizden daha kirli, varsın temizlensin.�

Kusur Çömlekte

Hocanın bir gün subaşıya işi düşer. Adam haraç ve rüşvet yiyen birisidir. Hoca fakir, ne yapsın. Bir çömleğe toprak doldurur ve üstüne bal sıvar. Gitmiş işini görmüş, ilamını almış, memnun. Ertesi gün kapısında bir adam bitmiş:
- "Hoca demiş, subaşı ilamda bir kusur etmiş. Geri istiyor..."
Hoca yutar mı:
- "Kusura bakmasın evlat", demiş. "Kusur ilamda değil çömlekteydi."

Konya İle Akşehir Havası

Bir gün,nasrettin hoca,konya ya gitmiş.
Camide vaaz verirken:
-ey müslümanlar demiş,sizin kentinizin havasıyla bizim akşehir in havası birdir.
Vaazı dinleyenlerden biri:
-nereden biliyorsun hoca m?diye sormuş.
Nasrettin hoca:
-akşehir de ne kadar yıldız varsa,konya da da o kadar var, yanıtını vermiş.

Nezleyimde…

Timurlenk, Akşehir de karargah kurulunca şehir halkı adına Nasrettin Hoca ile eşraftan iki zat hatır sormaya gittiler. Kahveler içilip sohbet edildikten sonra, Timur sormuş :
- Karargahımı nasıl buldunuz?
Beylerden biri cevap vermiş :
- Çok güzel ama fena bir koku var!
Timur fena halde kızmış, yanındakilere " Alın şu adamı, boynunu vurun" demiş ve öteki beye dönmüş :
- Koku var mı?
Adam korkusundan :
- Ne münasebet efendimiz, misk-ü amber kokuyor, deyince Timur gene kızmış :
- Neresi misk kokuyor dalkavuk herif! Alın şununda boynunu vurun!
Sonra aynı soruyu Hoca ya sormuş. Hoca bakmış pabuç pahalı yapıştırmış cevabını :
- Vallahi hükümdarım ne diyeyim, nezleyim burnum koku almıyor.

Yemeğin Buğusuna Akçenin Sesi

Nasreddin Hoca Akşehir de kadılık vazifesini yürütürken karşısına iki adam çıkmış. Birisi öteden beri cimriliği ile tanınmış bir aşçı, diğeri de boynu bükük bir fakir. Aşçı sözü almış :
- Hocam demiş, ben bu adamdan davacıyım. Dükkanın önünde fasulye pişiriyordum. Tencerenin kenarından buğusu çıkıyordu yemeğin. Bu adam elinde somunla geldi. Kopardığı lokmaları yemeğin buğusuna tutup başladı atıştırmaya. Nihayet koca bir ekmeği bitirdi. Ondan fasulye buğusunun parasını istedim, vermedi.
Nasreddin Hoca anlatılanları dikkatlice dinledikten sonra fakire dönüp :
- Doğru mu bunlar ? diye sormuş.
- Evet, demiş fakir adam.
- Öyleyse para kesesini çıkar bakalım.
Zavallı fakir kadı efendiye karşı gelememiş. İçinde üç beş akçe bulunan para kesesini Hoca ya uzatmış. Bu sefer aşçıyı çağırmış yanına. Keseyi kulağına yaklaştırarak şıngırdatmaya başlamış. Sonra da :
- Haydi demiş aldın işte alacağını. Aşçı :
- Nasıl olur ? diye şaşkınlığını belli etmiş. Paramı vermediniz henüz. Hoca cevap vermiş :
- Fazla uzatma, yemeğin buğusunu satan akçenin de sesini alır elbet !

Düşünen Hindi

Küçük bir papağanın onbeş altına satıldığını gören Nasreddin Hoca, bir koşuda evine gidip kümesteki hindisini tutmuş. Apar topar pazara götürüp başlamış bağırmaya :
- Satılık hindii.... Satılık hindii.... Yirmi altına satılık hindi !
Şaşırmış pazardakiler.
- Yahu hocam demişler. Bir hindinin yirmi altın ettiği nerde görülmüş.
- Ne olmuş diye çıkışmış Hoca. Demin bir kuşu onbeş altına sattılar.
- Ama o papağandı demişler. Tıpkı insan gibi konuşuyor o.
- Olsun demiş Nasreddin Hoca. O konuşuyorsa bu da düşünür !

Boş Ver Yenisini Alırız

Bir gün hoca eve yorgun gelir. Karısına:
- yemek hazırlada yiyelim
der.Yedikten sonra yatarlar. O gece eve üç hırsız girer,tabakları çalarlar karısı:
- hoca hoca tabakları çalıyorlar
der.Hoca:
- boş ver yenisini alırız
der.İkinci gün koltukları çalarlar.Karısı:
- hoca hoca koltukları çalıyorlar
der.Hoca:
- boş ver yenisini alırız
der.Üçüncü gece karısını çalarlar.Karısı:
- hoca hoca beni çalıyorlar
der.Hoca:
- boş ver yenisini alırız
der.

On akçelik peştemal

Timur bir gun yanina Hoca yi da alarak Aksehir in Meydan Hamamina gider. Soyunup pestemallara sarinip sicak bolume gecerler. Gobek tasinda oturup bir yandan sohbet ederken bir taraftan terlerler. Derken Timur Hoca ya sorar.
-Hoca sen bir deryasin! kiymet bicmesini bilirsin. Su halimle ben kac para ederim?...
Hoca;
-On akce der.
Kendisine bu kadar az kiymet bicilmesi Timur u kuplere bindirir.
-Bre gafil sen bana nasil on akce ettigimi soylersin bu parayi sadece pestemal yapar! deyince
Nasreddin Hoca boynunu bukerek;
-Pestemali hesapa kattim zaten! der.

Nasreddin ve Komşusu

Nasreddin hocanın evinin karşısında güzel bir bayan oturuyormus.Ve bunlar günden güne,iyiden iyiye işi götürmeye başlamışlar...Birgün kadının çocuğu Nasreddin hocanın kapısını calarak,"annem: Nasreddine haber ver,bi hindi alıp gelsin,yedikten sonra o işi hallederiz diyor demiş."Nasreddin hoca akşam gittiginde hindiyi güzelce bitirmişler...Hoca tam uçkura davranacakken kapı çalmış ve kadının oğlu anne acıktım diyerek çıkagelmiş...Bu arada nasreddin hoca ahıra saklanmış ve muradına eremeden oradan sıvışmış...Ertesi gün yine aynı tas aynı hamam Hoca eve kadının evine gitmiş.Ve gne uçkura sarılacakken gene kadının oğlu çıkagelmiş,hoca gene ahırda... ve diğer gün gelmiş hoca gene kadının evinde...yemegi yedikten bu sefer kadının kocası gelmiş ve kadına "karıcım ben bugun ahırdaki eşegi s..meyecekmiydim diyerek Nasreddin hocayı karanlıkta bi güzel becermiş.Çocuk gene gelip kapıya dayanmış "annem seni bekliyo...yemekten sonra o işi bitirelim dio demiş"Hocanın bu sefer aklı başında...Ulan it!anan bedava hindi yemeye babanda bedava g.t s.kmeye alıştı!!!

Halim Ne Olurdu?

Nasrettin Hoca bir gün köyden şehre giderken yorulmuş tarlanın kenarındaki Ceviz ağacının altında dinleneyim demiş.Şöyle bir etrafına bakınıp ağacın altına uzanmış. Ve şöyle düşünmüş:
"Ey Allah ım gücüne sual olmaz amma,incecik kabak sapında kocaman kabak var, koskocaman ağaçta küçücük ceviz var, bu nasıl iş", deyip uykuya dalmış.
Ağaçtan bir ceviz hocanın kafasına düşüvermiş.Ve kafada ceviz büyüklüğünde bir şiş olmuş. Hoca hiddetle uyanmış ve:
"Yarabbi sen en iyisini bilirsin" demiş.
"Şimdi o kabak ağaçta olsaydı benim halim ne olurdu"

İpe Un Serdim

Nasreddin Hoca nın bir komşusu varmış.Devamlı hocadan birşeyler ister ama geri vermezmiş.Hoca da haliyle sıkılmaya başlamış bu işe onu atlatmaya çalışırmış.Yine bir gün komşusu gelmiş Hoca ya: "Hocam hocam bizim ip koptu.Sende varmı 5 metre kadar.Yarın çarşıdan alınca geri veririm senin ipi." demiş.Hoca da: "veremem ipe un serdim." demiş.komşusu: "Yapma hocam ya ipe un serilir mi ?" demiş. Hoca da: "Gönlüm razı değilse vermeye ipe un da serilir" demiş.

Sen düştün

Nasreddin Hocanın bir gün karısı
ölmüş.Bir ay sonra kocası ölmüş dul
bir kadınla evlenmiş.Evlendiği kadın Hoca ya sürekli eski kocasını anlatıyormuş.Yine bir gün
yatakta kocasını anlatıyordu.İşte
benim kocam şöye yapardı,böyle yapardı...Hoca sinirlenmiş ve kadına bir tekme atmış ve kadınyere düşmüş.Kadın sormuş aman
hoca niye attın beni.Hocanında cevabı hazır:eee yatakta bi sen yatıyosun bi ben bide eski kocan
üçümüz sığamadık sende düştün..

Acemi Bülbül

Hocanın canı meyve ister dalar birinin bahçesine. Ağaca çıkar ne bulursa atıştırır. Bahçenin sahibi gelir, "ne yapıyorsun benim ağacımda" der. Hoca ben bülbülüm der. Adam: "hadi ötte bir görelim". Hoca ağzını büzerek bir takım sesler çıkarır. Adam kahka atar: "hiç böyle bülbül olurmu" der. Hoca: "bülbülün acemisi böyle öter" der.

Evin Sahibiyim

Hoca, bir gece gürültüyle uyanmış. bakmış, bir hırsız eşyaları topluyor. adamdan korkmuş. sesini çıkartmamış. ama peşine de düşmüş. az sonra, durumu fark eden hırsız, kızgınlıkla sormuş:- beni neden takip ediyorsun bakayım? hoca, sakin, pişkin yanıtlamış.- taşıdığın evin sahibiyim de.

Yüzme bilirsin degil mi?

Hocanin iki karisi varmiş. Bir gün en cok hangimizi seviyorsun diye sorarlar hoca söylemek istemez. Yeni karisi:
- ikimizde göle düşsek,önce hangimizi kurtarırdın?demiş.
hoca eski eşine,
- sen biraz yüzme biliyordun degil mi?

Hırsızın Hiç mi Suçu Yok ?

Bir gün Nasreddin Hoca nın eşeği çalınmış. Can sıkıntısı içinde durumu komşularına anlatınca her kafadan bir ses çıkmaya başlamış. Birisi :
- Hocam demiş niye ahırın kapısına iyi bir kilit takmadın sanki ?
Bir başkası :
- Evine hırsız giriyor da senin nasıl haberin olmuyor ? diye konuşmuş.
Bir diğeri de :
- Hocam demiş, kusura bakma ama eşeğin çalınmasına en büyük sebep yine sensin. Çünkü doğru dürüst bir ahırın bile yok. Nerden baksan dökülüyor. Hoca kızmış :
- Yahu demiş, iyi, güzel de kabahatin hepsi benim mi ? Hırsızın hiç mi suçu yok ?

Testiyi Kırmadan Önce

Nasreddin Hoca oğlunun eline bir testi tutuşturup çeşmeden su getirmesini istemiş. Çocuk dışarı çıkarken de ensesine bir tokat atıp :
- Testiyi kırma ha ! diye öğüt vermiş .
Bunu gören komşulardan biri :
- Yahu Hocam demiş, henüz testiyi kırmadan niye dövüyorsun yavrucağızı ?
Hoca cevap vermiş :
- Testiyi kırdıktan sonra neye yarar be birader !

Halep Oradaysa Arşın Burada !

Palavracının biri başına topladığı üç beş cahile karşı övünüp duruyormuş :
- İşte ben güçlü ve maharetli bir adamım. Evet ben Halep te bulunduğum sıralarda altmış arşın uzağa atlamış bir kimseyim!.. Nasreddin Hoca da bu sırada oradan geçiyormuş. Palavracının yanına yaklaşıp :
- Yaa demiş demek sen altmış arşın atlarsın. Haydi atla da görelim. Adam hık mık etmiş.
- Ama demiş ben Halep te atladım. Hoca kızmış :
- Canım demiş, Halep oradaysa arşın burada.

Kara kaplı

Bir keresinde, Hoca Aksehir de ki mahkemeye kadi tayin edilir. Bir gun bir adam kosarak mahkemeye gelir ve Hoca ya:
-Farzedelim iki inek mera da dovüstü ve biri oldu, Hoca Efendi. Oldürenin sahibi sorumlu tutulacakmıdır?
Adamın hilekar gozlerini farkeden Hoca dikkatliydi.
-Yerine gore, der, hüküm vermeden.
-Karar vermene yardımcı olabilir, Hoca Efendi. Senin inek benimkini oldürdü!.
-Bu halde, genel olarak bilindigi gibi inekler hayvandir. Hayvanlara sebep baglanmadıgından dolayı, kesinlikle sorumsuzlardır. Bu yüzden de, sahibi sorumlu tutulamaz!
-Ozur dilerim, Hoca Efendi, dilim sürçtü. Benim inek seninkini oldürdü demek istemistim!
Bu haber uzerine, Hoca nın kanı beynine sıçrar. Sakalını çeker, kalkar ve yeniden oturur.
-Bu ilk düşündüğümden daha karmaşık bir durum, der. Memurluğunun tüm agırbaslılığıyla katibine döner ve ekler "yanında ki rafta duran kara kaplı kitabı ver bakayım!"

Yorgan

Nasreddin hoca ve hanımı gece uyuyormuşlar,tabi kış, havada çok soğuk ortalık buz kesiyor gecenin tam bir yarısında birden bir gürültü patırtı ile uyanırlar.Karısı Nasreddin hocaya,hoca hanımına bakışırlar. Hoca ben bir bakıp geleyim der.Hava çok soğuk olduğundan yorganıda üzerine alır ve dışarı çıkar az sonra geri döner karısı sorar ne oldu diye.
Hoca gayet sakin;
-Yorgannnn gittiiii kavga bitti der.

O kadar gezse

Nasreddin Hoca ya dert yanıyorlar:
-Yahu Hoca senin karı çok geziyor.
Hoca :
-Olur mu canım? O kadar gezse arada bir bizim eve de uğrar.

Allah Biliyor

Nasreddin Hoca bir cimri tanıdığının evine gittiğinde tanıdığı ona bayat ekmek ile bir tabak bal ikram etmiş. Nasreddin Hoca bayat ekmeği dişi kesmeyince sinirinden balı kaşıkla yemeye başlamış. Ev sahibinin gözü yerinden oynamış :
-Aman efendim, bal ekmekle yenmez ise, insanın içini sıyırır, demiş.
Nasreddin Hoca hiç ses çıkarmadan balı bitirmiş ve :
-Kimin içinin sıyrıldığını Allah biliyor, demiş.

Göle Yoğurt Çalmak

Kimi insanlar olmayacak hevesler peşinde koşup durur. Nasreddin Hoca böylelerine ders vermek istemiş bir gün. Elinde koca bir bakraç yoğurt mayasıyla gölün kenarına gelmiş. Başlamış kaşık, kaşık dökmeye :
- Ne yapıyorsun Hoca ? demişler.
- Göle yoğurt mayası çalıyorum, demiş kıs, kıs gülerek.
- Olur mu demişler, göl yoğurt mayası tutar mı hiç ? Hoca cevabı yapıştırmış tabii.
- Ya tutarsa...

Küçükken

Nasreddin hocada küçükken arkadaşlarına hep şaka yapar ve karşılarına geçer gülermiş köyün çocukları aralarında anlaşmışlar.
Bir oyunda bunlar oynuyacaklar. Neyse Nasreddin i hamama cağırırlar herkez soyunur yıkanır. Biri çıkar hadi herkez yumurtlasın yumurtlayamayan hamam parasını öder olurmu olur. Herkez yanında getirdiği yumuratayı göbek taşına bırak bizim nasreddin şaşırır bakarki herkez yumurtluyor. Çıkar göbek taşına başlar ötmeye arkadaşları:
-Nasreddin ne yapıyosun
Nasreddin lafı yapıştırır:
-Eee bu kadar tavuğa bir horoz lazım yoksa nasıl yumutlardınız.

Isıtda içelim

Nasreddin hoca kahveye çay içmeye gitmiş
Çaycıya : soğuk çay varmı demiş ?
çaycıda yok sıcak var demiş
nasreddin hoca aradan 5-10 dakika geçince yine gelmiş aynı soruyu yine sormuş Derken...
böyle muhabbet sürmüş. Sonra çaycı nasreddin hocanın geleceğini tekrar hesaba katarak çayı dolaba koymuş.Hoca tekrar gelmiş.Soğuk çay varmı? demiş. Çaycı var diyip hocaya bi bardak çay vermiş ardından nasredin hoca çay gelince Isıtda İçelim demiş....

Eşek

Bir gun Hoca esege yuzu arkaya bakacak sekilde yanlis oturmus.
-Hoca, diye seslenir insanlar, esegine ters biniyorsun!
Hoca,
-Hayir, diye cevaplar, esege ters biniyor degilim. Esegin yonu ters!

Dokuz Akçe

Hocaya rüyasında dokuz akçe verirler. Hocada yine rüyasında, dokuz yerine on akçe olsun diye kavga eder. Bu arada uyanır. Bakarki eli bom boş... Hemen uyumak için gözlerini kapar, elini uzatır, getirin, on değil dokuz akçe olsun der...

bir Ayağı Abdestsiz Namaz

Nasreddin Hoca abdest alırken, bir ayağına su yetmemiş. Namaz kılarken de bir ayağını yukarı kaldırarak namaz kılmış. Bunu gören cami cemaati:
-"Hocam bu nasıl namaz?" diye sormuş. Nasreddin Hoca:
-"Bir ayağı abdestsiz namaz", diye cevap vermiş.

Ecel Korkusu

Hoca, Timur Han ın askerlerinin yanından geçerken askerlerin nişancı komutanı tarafından çagrılır.
- Hocam şu agaca yaslanın da askerlerimin hünerlerini size gösteriyim.
Askerlere emir verir:
- Rahat,
- Hazır oll,
- Ateş,
kelimesi ile hocanın kavuguna tam 10 ok gelmiş kavuk delik deşik olmuştur
Komutan:
-Hocam askerlere söyleyim de size yeni bir kavuk getirsinler.
-Komutanın izin verin bir adet de salvar alsınlar.
-Hocam biz sizin salvarınıza birşey yapmadık ki, ne oldu hayırdır.
-Yok canım ben biliyorum, onun da kavuk gibi giyilecek hali kalmadı.

Tabi doğurur

Nasreddin hoca komşundan kazan almış bir ay sonra içinde bir tencere komşusuna vermiş ve demişki:
- Komşu kazan doğurdu.
Komşusu:
- Anasını bellemişsin tabi doğurur.

Peçete

nasrettin hoca büsbüyük bir ev yaptırmış ama tuvalet yaptırmayı unutmuş nasrettin hoca çok sıkışmış ve peçeteye yapmış peçeteyi camdan atmış turistin ağızına gelmiş turist:
-lokum lokum
nasrettin hoca:
-hayır o benim bokum

Baş Ağrısı

Nasrettin Hoca evinin önüne
oturmuş çocukları izlerken komşusu gelmiş. Komşusu:
-Hocam,demiş. Başım çok ağrıyor,acaba sende hap var mı?
-Hapa ne gerek var benim de geçenlerde dişim ağrıyordu çekdirdim sende başını çekdirsene, demiş.