3 Nisan 2009 Cuma

'Peynir zaten kibrit kutusu kadar, bir de kireç gibi olmasın'


Taylan Kümeli: "Lezzeti işin içine katarak diyeti daha sevimli hale getirmek istedim. Hastalara bir kibrit kutusu veya Zippo çakmak büyüklüğünde peynir veriyoruz. Bu zaten az bir miktar. Bir de lezzetsiz peynir mi yesinler? Miktarını aşmamak şartıyla istedikleri peyniri afiyetle yiyebilirler"

Beslenme ve diyet uzmanı Taylan Kümeli bundan böyle her pazar günü yazılarıyla Milliyet Pazar ekimizde olacak. "Doğru beslenme hakkında öğrendiklerimizi hayatın her dilimine yayabilmek çok önemli" diyen Kümeli, köşesinde hayatın içinde kullanılabilecek genel bilgilerin dışında insanların özelliklerine, hayat tarzlarına göre de yazılar yazacak.

Neden köşenize "Bir kibrit kutusu lezzet" adını verdiniz?
Öğrenciyken de kibrit kutusu kadar, bir yemek kaşığı kadar, silme veya tepeleme benzetmeleriyle çok dalga geçerdik. Sonra bu benzetmeleri değiştiremeyeceğimizi anladık. Ama daha sevimli yapmak mümkün. Lezzeti ekleyerek diyete sevimlilik katmak istedim. Zaten kibrit kutusu ya da Zippo çakmak büyüklüğünde peynir veriyoruz hastalara, bir de kireç gibi bir şey mi yesinler? Bu miktar 30 gram olduğu için az yağlıymış, tulumpeyniriymiş, kaşarmış, dilpeyniriymiş, sınırlama yapmıyoruz. Miktarını aşmamak şartıyla istedikleri peyniri afiyetle yiyebilirler. Altı üstü birkaç kalori fark eder.

"Gardıroptaki beyaz gömlekle siyah pantolon gibi bir klasik olmayı başardım"
İsminizi ilk olarak Ceyda Düvenci ve Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören'e kilo verdiren diyetisyen olarak duyduk. Ondan önce neler yapıyordunuz, nerelerdeydiniz?
Hacettepe Üniversitesi Beslenme ve Diyatetik Bölümü'nden 1986 yılında birincilikle mezun oldum. Hem de evli ve bir çocuk sahibiyken. Yıllar boyunca Türkiye'de ve İngiltere'de beslenme uzmanlığı ile ilgili çalıştım. Bir ara kurumsal diyetisyenlik yaptım. Beş yıldır da kendi muayenehanemde hizmet veriyorum. Sizin de söylediğiniz gibi ünlü isimleri ardı ardına zayıflatınca birden tanınır hale geldim ama aslında çok uzun süredir bu işin içindeyim.

Gelip geçici bir isim olmadınız ama. Bunun sebebi ne olabilir?
Bana "Siz çok trendisiniz" dediklerinden bu yana beş yıl geçti. Emeğinizi vermeden başarıyı yakalayamazsınız, başarıyı yaşamadan da emeğin değerini bilemezsiniz. Ben hastalarıma emek veriyorum. Benim insanlara yardımcı olmamın altında bilimsel kökenler, yılların verdiği deneyim ve araştırma var. İnsanlar sağlıklarını, beslenmelerini bana teslim ediyorlar. Benim yaptığım gibi hastaların vücut yapısına ve yaşayış tarzına uygun, bilimsel metotlarla desteklenmiş diyetler verirseniz ölene kadar trendi bir isim olarak kalırsınız. Aynen gardıroptaki beyaz gömlekle siyah pantolon misali bir klasik olmayı Allah'a şükür başardım. Böyle devam edeceği inancıydım.

"Verdiğim her diyette meyve-sebze, esmer ekmek, yoğurt ve bol bol su vardır"
Bir Taylan Kümeli diyetinin olmazsa olmazları nelerdir?
Diyet listemde mutlaka bol su içmeleri öğüdü vardır. Cambridge Üniversitesi'nin geçenlerde yaptığı bir araştırmaya göre günde 12 bardak su içmemiz gerekiyor. Eğer bunu yapamıyorsak en az 6 bardak su içmeyi öneriyor doktorlar. Diyetimde esmer ekmek, yoğurt, meyve, sebze bulunur. Tüm besin grupları bir gün içinde illa ki yer alır. Dünya Sağlık Örgütü'nün kabul ettiği bütün diyet ürünlerini hastanın bireysel özelliklerine, sosyal hayatına göre süslüyorum. Hastalarıma yemeklerini yavaş yavaş, çiğneyerek yemelerini öneririm. Üç ana, üç ara öğün olmak üzere altı öğün yemek yenmelidir. Hastalarım hayatlarında fiziksel aktiviteye yer ayırmalıdır.

"Sıcak suya limon sıkıp içmek yağı eritmez"
Gazetelerde okuduğumuz ya da kulaktan kulağa yayılan ve zayıflattığı söylenen yanlış uygulamalardan birkaç örnek verebilir misiniz?
Mesela saat 19.00'dan sonra yemek yemeyin lafı tamamen yanlış. Herkesin biyoritmi birbirinden farklıdır. Bunun yerine "Yemeğinizi yedikten en az iki saat sonra uyuyun" diyebilirsiniz. "Yemeklerle beraber su içmeyin, hazmınızda problem yaratır" da yanlış. Yemeğinizi yavaş yavaş yerseniz zaten hazımsızlık yaşamazsınız. "Sıcak suyun içine limon sıkmak yağları eritir" sözüne inananların sayısı epey fazla. Bu da yanlış. Ülseriniz, kolitiniz varsa bunu içmeniz çok sakıncalı. Yağa limon sıkıp, yağı eritip eritmediğine bakın. Eritmediği ortada. Yağı eriten tek şey onun yanmasıdır. Yani fazla enerjiyi ancak enerji harcayarak yakabiliriz.

"Hastam çikolata istiyorsa yemesine izin veririm"
Mesela bir hastanız çikolata yemek istediğini söylediği zaman ona ne cevap veriyorsunuz?
"Çikolatayı ye! Ama gerektiğinden fazla yediğin çikolatanın sana neler yapacağını da unutma. Diyetimiz bir hafta daha uzayacak" diyorum. Kişinin incindiği için yemekten medet umması psikolojik bir sapmadır. Böyle bir anda kaçmak için ya sigara ya içki içer ya da yemek yersiniz. Bu kaçış noktalarını kapatmam. Eğer kapatırsam hastalar majör depresyon denen patlamalar yaşar ve çok daha fazla yer.

"Bebekler için bile bir şeyler yazacağım"
Sağlıklı beslenmeyle ilgili yazı yazan pek çok köşe yazarı var. Sizin onlardan ne farkınız olacak?
Okuyucuların öğrettiklerimi hayatın içinde kullanabilmelerini sağlayacağım. Herkes bir elmanın 48 kalorisi olduğunu bilemez ama elmanın bağırsakları çalıştırarak kolesterolü düşürdüğünü bilebilir ve bunu hayatında uygulayabilir. Aynı okulda öğrendiğimiz gerekli ve gereksiz bilgiler gibi.

Köşenizin okuyucuları kimler olacak?
Erkekler de, kadınlar da, gençler de, yaşlılar da okuyabilecek. Bebekler bile okuma yazma bilseler yazdıklarımdan yararlanabilirler.

Strese karşı formül: Zencefil ve nane yaprağı
İnsanların en büyük problemlerinden biri stres. Strese karşı nasıl beslenmek gerek?
Ben mesela sıcak suyun içine bir çay kaşığı zencefil ve nane yaprağı koyarak onu içiyorum. Beni çok rahatlatıyor. Bir de tabii çok sık su içmek işe yarayan bir şey. Herkes çikolata yiyip yemediğimi merak ediyor. Ama vallahi çikolatayı sevmem. Ben sebze, meyve gibi sağlıklı şeyleri seviyorum.
Sağlıklı beslenme programları insan sağlığını düzelten ekip çalışmalarıdır. İnsanlara hizmet etmesi gereken bir iştir. Tüm diyetisyenlerin bu amaçla çalışması lazımdır. Bu yüzden tüm diyetisyenleri işbirliğine çağırıyorum. Savaşa değil.

"Türkler dönemsel çözümler arıyor. Sağlıklı beslenme düzenini hayatlarına sokamıyorlar"
Türkiye'de obez insan sayısı giderek artıyor. Türk halkının bu yolda yaptığı yanlışlar var mı?
Evet var. Türkler hep dönemsel çözümler arıyor. Problemin kökünden çözümlenmesi gerektiğine inanmıyoruz. Problemi geçici olarak çözmek evinizi üzerinden temizlemek gibidir. Diyet bir yaşam felsefesidir. Hayatınıza sağlıklı bir beslenme düzeni getirmek istiyorsanız bunu yaşam tarzı haline sokmanız lazım. Türkler "Üç kilo vereyim de şu kıyafetin içine gireyim" düşüncesinde. Ama asıl önemli olan doğru beslenme hakkında öğrendiklerimizi hayatın her dilimine yayabilmek. Ayrıca Türkler karbonhidrat ağırlıklı besleniyor. Televizyonun, bilgisayarın her yere girmesiyle fiziksel aktivite de azaldı. Bir de Türk yemekleri çok lezzetli ama kalorili. Hastalarıma bu yemeklerin doğru malzemelerle, doğru pişirme teknikleriyle nasıl yapılacağını anlatıyorum.

En çok hangi bölgelerden kilo vermek isteniyor?
Basenler ve üst bacaktan. Orta Asya'dan gelen bir ırk olduğumuz için bu bölgelerimiz daha kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder